Sağlıkla sıhhatle en çok ta mutlulukla kocaman bir ömür yaşasın...
Geçen seneden bir okul tecrübemiz olmuştu.Öyle böyle atmosferi solumuştuk ama küçük olmaktan mı, okulda elektrik alamamaktan mı,yaşın verdiği bağımlılıktan mı Anane Ekimden diğer yılın nisan ayına kadar haftada üç gün Rüzgar ile okulda asker oldu...
Şimdiki çocukların yalnız büyüdükleri aşikar.İstisnalar da var ama, Rüzgar bizim ailede kendinden en minimum büyüklükteki çocuğun 5 yıl büyük olmasının hem çok muzdaripliğini ama şımarıklık açısından epey keyfini gördü.
Geçen sene bu sebeplerden bir oyun grubu dedik te dedik.
Gitti oynadı,arkadaşları oldu,zıppırlık yaptı....
Ama bu sene;arkaştan ziyade kendi için gitmeliydi okula.Şimdiki kafalar zehir gibi. Evde bizi durmadan hayretlere düşüreceğine, yaşıtları ile birşeyler paylaşma, toplumla kaynaşma,beyni uyarma, artık ileride öğreneceklerine temeller koyma vakti geldiydi...
Aradan bir ayı aşkın zaman geçti hala her sabah babasına binbir tiyatro oynuyo...
Okula gitmemek için değil en sevindirici tarafı yada tamamı ile değil.
Okulda yalnız kalmamak için...
Ailesinden biri yanında olsa değil öğle akşama kadar oynayacak biliyorum.
Ama artık yaş 3...
Güven alanının çapını yavaştan genişletme zamanı.
Ailesinin kolay olabilen ortamını dışında kendini ifade etmesi gereken, ifade etmesi istenen, başka güven bağları oluşturabileceği şeylerle karşılaşma zamanı...
Geçtiğimiz ay boyunca okula,öğretmene,arkadaşlarına bir adım mesafede durma, yine de yanında bizi isteme sebebi bu idi...
Gayet iyi biliyorum.
Ama şimdi ; sabahları biraz şansını zorlamaya çalışsa da akabinde okuldan en son çıkan çocuk oluyormuş öğleden sonraları...
Ben değilmiyim ona istediklerinde ısrarcı ol diyen, istediklerine ulaşmak için bişeyler yapman gerekir ve çaban seni bunlara ulaştırır diyen...
Ulaşmaya çalışıyor işte...
Yöntemi de bize soracak değil ya napalım :)
Okulumuza gelince;
biraz kıyas yaparak ta gidersem, geçen yılkinden çok daha büyük bir yer ilk önce...
Gezmediğim okul sınıf kalmadı Rüzgar la...Oda en çok burayı sevmişti...
Her branşları için sınıfları var, güzeller güzeli öğretmenleri var,sınfındakilerinin hepsi birbirinden tatlı,masum şeker mi şeker çocuklar...
Hepsi cin gibi..Hepsinin derdi oyun oyuncak...
Kendimize dönüp bakınca ne kadar şanslılar diyorum.Hayat etraflarında pervane...
Sağlıkla sıhhatle olsunlar okulda da evde de herkes bu çocukların hepsine deli divane...
Belki çalışıyoruz yokuz yanlarında ama bakınca hallerine,güzel imkanlar sunabilmenin gururu da oluyor bir yerde...
Bu biraz avuntu,biraz gerçek ama şu fotoğrafları görünce benim için en azından böyle...
Bir gün sağlıklı yiyecekler partisi yapmışlar, bir gün botanik bir bahçe ile uğraşmışlar, bir diğer gün kılık değiştirip minik dramalar yapmışlar....
Falan da filan...
Eğlence ile geçen günler...Benim gördüğüm manzaradan okulu şu an bu...
Ha bu arada tabi kendimce yapmak istediklerim var.
Sabah ellerimle hazırlayıp okula götürmek,öğleden sonra alıp şu güzel havalarda onuna el ele yürümek veya öğleden sonra alıpta ne yaptıklarını çılgınca dinlemek gibi..
Onu ne kadar sevdiğimi sürrekli söylememe rağmen sanki hala eksik kalıyormuşum gibi hissetmemek,
zamanı birşeylere bölüp çarpmadan teneffüs etmek ,
sanki hiç doymayacakmış gibi bakarken ona boynuma istediği zaman atılıp kısıtlamalarını da kaldırmak istemek gibi...
Tuhaf bişey bu annelik, kendin olmakla anne olmak arasında bir yerde kalıyorsun...Her ne kadar kendin olmak istesen de ya da kendin için var olmak istesen de arada sırada içgüdüsel olarak onun gül cemalin i görünce bilmem kaç milyonuncu kez anne olmakla en mutlu kişi olduğunu hatırlayıp kalan herşeyi pas geçiyorsun...
Güneşimsin...
40 kere de söyledim zaten):
annen...