Ortalık testere filmini andırıyor, haberler yığılmış durumda kan kırmızı.
Kala kalıyorum her sabah tünediğimde internet haberlerinin başına ve
yalnızca bir kaç görselden ulaşmaya çalışıyorum içimdeki acıya...
Kiminin babası tarafından kaçırılıp ta annesi buluna dek emanet ettiği aile tarafından öldürülmesine, kiminin 9 yıllık pembe düşünün boyunun iki katı bir tende kirletilmesine, yalnızca şahit oluşundan ötürü bir diğerinin ölmesine, öbür şehirde birinin parçalara bölünmesine, güzeller güzeli ülkemin bir insan mezbahanesine dönmesine kalakalmışlıklar içinde korkular biriktirerek bakıyorum.
Nereden tutayım veya hangi köşeden girizgah yapayım ki ?
Siyasetçi olup ahkam mı kesseyim,anne kalıp yalnız göz yaşı mı dökeyim,sistemlerde sıkışan gidişata lanet mi edeyin, ilk bulduğum örgüte girip sivil eylem mi edeyim?
Nereden alsam sorumluluğu biraz üstüme, seyir vaktini tamamlasam da icraat mertebesine hangi yoldan gelsem, kuvvetim ne aşamada yeterlidir bir kıvılcım için, güçlenmek bireysel olarak bir olguda dur demek isteyenlerle bir araya gelmek midir ?Nasıl koysam takkemi önüme ne yazsam,ne çizsem?
Ünlü bir muzayede de milyon dolarlık kıyafetleri ile boy gösteren sosyetik ev hanımları mı kurtaracak hiç bilmedikleri bir dünyanın halini, yada savaşını bazen kendi ile bazen düzen ile çetrefilleşmiş 19 yaşındaki öğrenci mi?
Düşünüyorum da dün markette annesinin kucağındaki ayakkabısız bebeğin gözlerini kapatmış şapkası, elini kaldırıp düzeltemiyor diye içimi ezerken,bir anne den fazla kimse doğrudan hissetmiyordur diyorum bu trajedisi dibinde sahneleri...
Bir yol bulmaya çalışınca vicdani dürtülerimin beşiğinde karıncalaşınca beynim,
Bu karma karışık sistemin, yapılmış iyi yada verimsiz ama ne yazıkki sonuçları yetersiz projelerin, hiç bir şey ifade etmeyen Çocuk- aile sisteminde devlet müdahalesinin veya kapısından girildiğinde cehennem olduğunu bilsem dahi sınırları beni kuvvetsiz bırakan düzenlemelerin neresinde duracağımı çıkaramıyorum.
Haberler ardı ardına çoğalırken,kollarımda herşeyin en güzeli ile karşılaştırmayı ve karşılaşmasını istediğim bir evlat büyüyorken bazen korkularımdan o masum yüzüne bakamıyorum.
Yapabileceklerim köküne asla inemeyeceğim çözümlere götürürken beni; öğretim için değil eğitim için açığı bulunan neferlerce memleket insanımı tek tek bulup, matemetiği değilde daha hamur halinden insan olmayı,yaşayan,yada yaşamayan herşeye saygı duymayı öğretsem. Çok yoruyor beni bu masanın başında durmak bu aralar,düşünmekten aslında daha çok izlemekten çok yoruluyorum...
Cidden,"En son sömürge Çocuk"
Ebru
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder