Blog Listem

20 Mart 2010 Cumartesi

Mehmet RüzgaR 2 aylık...


Bal Oğlum...

Doğduğunda günleri sayarken, büyüyüşüne tekabül eden her dakikada; şimdi sen 2 aylık bir minik adam oldun bile...

İşin en meşakatli kısmı bitip gitti bugün bakınca ardıma,şimdi bize verdiğin sesinin tınısıyla,artık algılayan tavır takınan bakışlarınla,doğduğun andan bu yana dimdik duran başınla sen büyüdüğünün resmini çiziyorsun bana....

Aramızdaki o muazzam bağ ;uykuda olduğun anlarda özlemle başında bekleyecek kadar sensizliğe tahammülsüz aşkımsı bir hal aldı.

Ben bu ayda 2 kat anne oldum,her ay bir kat daha artan tecrübelerle hiç gelişimim bitmesini istemeyeceğim şekilde senle tekrar ve gerçekten büyüyorum...

İlk banyonu yaptırdım,ilk alışverişimize çıktık,seninle dolu dolu aklınla idrak ederek ilk konuşmamız,ilk bakışmamız,ilk elele tutuşmamız ve senin herkesi hayrete düşüren anne deyişin ve o ağız dolu gülümseyişinle inanılmaz günler geçirdik.

Nasıl ve ne zaman bu kadar geliştin düşününce aklım almıyor.

Ama şunı bilmelisinki dilimde inanılmaz hızlı ve ileride tezahur eden gelişimin beni ve hatta doktorunu bile hayrete düşürüyor.

Daha iki aylıkken oturmak,ayakta durmak,kafasını istediği gibi çevirip kaldırmak,konuşmak,elleri ile kavramak,seslerimize aynı şekilde cevap vermek,daha 2.ayına girmeden yüz üstü bıraktığımızda seni bir anda sırt üstü görmek gibi gerçekten motor gelişiminin hat safhada olduğunu gösteren dünya ömrüne fazla gelen özelliklere imza atıyorsun...

Mühimmi belki evet...Ama ben senin hayata erkenden başlamanla değil,şu an yalnızca mutlu bir bebek olmanla ilgileniyorum biliyorsun...

Tüm bunlar bir yana beni ve babanı tüm kalabalıklarda ayırt ederek kucağımızda susmana,sabahlara sevinçli nidalarınla bizi uyandırmana,eldivenlerden gün yüzüne çıkmış o kocaman ellerinle parmaklarımızı, yanağımızı, burnumuzu tutmana,büyük insanlar gibi gaz çıkarmana,oyuncaklarınla oynarken ki masumluğuna heyacanına,sabah uyanınca bizim yüzümüzü gördüğünde ki muhteşem tebessüm anına,

ve tabiki balkokan tenine,çoğalan saçlarına,o sıfat bulamadığımız güzelliğine ve sana sana sana aşık olduk oğlum....

Artık beni çok daha iyi hissediyor ve verdiğin tepkilerle kuvvetle muhtemel çok ta seviyorsun can oğlum...


Biliyormusun ;
sen tan yeri ağarırken kızıllaşan renkleri ile bir gül bahçesinde sabah,
sen daha açmaya hazırlanan karlar içindeki berfinin çiğ kokusunun...
En hüzünlü andaki kocaman kahkaha,
yağmurdan sırılsıklam olan bir akşamüstündeki toprak kokususun...
Ve dahası dahası
...


Tüm en son kalmış önyargılarım,yanılgılarım,olgunlaşmamışlıklarım belki dünyevi boşluklarıma dolmuş muhteşem bir tamamlanma duygususun....

Seni çok seviyoruz...Belki yüz bininci kez duyuyorsun...

Annen....

14 Mart 2010 Pazar

Mehmet Rüzgar 1.ay


Can oğlum...


Dünyaya gelişinden bir ayı doldurana kadar günlük zaman kavramı ile ifade ettiğimiz yaşamının ilk 30 adetlik en önemli dilimi...

Doğduğun mevsim Aralık ayı gelen kışın ilk habercisi iken, hastanedeki ilk gecende sürekli emme isteğinle benim şaşkınlığım,anne oluşumun ilk saatlerinin toyluğu ve yüzüne baktıkça dudaklarımda durduramadığım muzip gülümsemelerle geçti.

Geleceğe en yakın ama en de uzak olduğum zamandı.

Sen ve ben hiç uyumayıp ayakta koridorda haylaz haylaz gezerken, benim uzanıp istirahat etmem için hazırlanan allı pullu yatak ta babana kalmıştı.

Çok güçlü,çok güçsüz, çok sonsuz; kısaca tuhaf hissettim ilk haftalarda kendimi...

Öyle yakındınki,öyle güzel,yle mavi,öyle masum,öyle beyaz,öyle kendine hastınki,her an içimde sana sahip olmanın gururu ile birden bağıracak hallere sokuyordu beni...


Ama sana hamile iken seni taşıyarak sana ne kadar sahip ve ne kadar tanışık olduğumu düşünen ben,karşıma başlı başına bir birey gibi çıkınca suretin aramızda bir uyum safhasının geçeceğini anladım.

Sanırım huyunu suyunu alana kadar yada daha doğrusu meleğim ;aramızda bir huy suy dengesi yaratana kadar kimsenin asla çakamayacağı şekilde ara ara bir neler oluyor neler oluyorum sorularında gittim geldim.


Çok sürmedi,daha 2.gün senin hayatımın biricik meleğiydin...

Hani bana uykunu stokla diyenleri en çok bu ayda anlamıştım.İlk hafta büyük kısmı gündüzde olan toplamda iki saati bulmayan gece uykuları ile geçti.

Sütün yetmesi yetmemesi hikayesi ile sana ilk gün iki defa kandırmacılık hazır mama dışında 2.gününden sonra her öğünün benim kalbimin üzerinde geçti.

İlk banyon ananen ile göbeğin düşer düşmez yaklaşık 4.5 kiloluk bir cengaver olduğun için bu çocuüu yıkamakta bişeymi yorumları arasında geçti.E bu kadar tezahüratla 3.banyondan itibaren seni uzunca müddet babanla birlikte yıkadık.Hayatın en huzur veren dakikalarıydı.

Ve her ne kadar büyüklerimizi hamile iken de ikna edemesekte,emrivaki yapma cesareti ile 11.gününde (23.12.2009) seni babanla 3 gün içerisinde karar vererek sünnet ettirdik.Bu senin gelecekte hiçbir travma yaşamaman içindi.Verdiğimiz en doğru kararlardan biriydi.1.5 gün gibi kısa bir sürede iyileştin.İyileşen malum kısımdı.Sen her zamanki gibi bizi hiç üzmemiştin.

Evimiz bu ay boyunca dolup taştı ama, ilk yalnızlığımız en sadece 3 günlükkendi.Ne yalan söyleyeyim başlarda hep sağımda solumda birilerini görmek hoşuma gitse de,senin gülcemalinin bencilliği ile çok istemiştim seninle olacak yalnızlığı...Bu hızlı iş başa düşmelik sildi süpürdü acemilikleri...

İlk ayının ilk haftası doktor,ikinci haftası ananen,üçüncü haftası yarı kırkın için dışarıya çıktık.

Ve ilk aylık kontrolünde emmeyi sevdiğin ve Rabbime şükür sütümüzde bol olduğu için 4070 ile çıktığın hastaneye 5850 ile döndün,sarılık olmadın,işitme testlerin yapıldı topuk kanın alındı ve aşı oldun...Ben canının yandığı her an babana seni bırakarak ağlamaklı oldum.Ne yazıkki senin iyiliğin için olsa bile sana destek olacak gücü kendimde bulamıyordum.

En büyük merakım olan kilolar su gibi gitti,evimize neşe,içime sevinçler geldi,baban evden gidemez oldu,telefonlarımız susmaz,çiçeklerimiz eksik olmaz oldu,her gece kokunu duymak için canla başla kalktım,yavaş yavaş o güzel gözlerin geceyi gündüzü tanır oldu,yenidoğan kıyafetlerin gelir gelmez rafa kalktı,54 ten 58 cm e uzanan boyunla daha çok kıyafetin bir defa giyilmeden ortadan kalktı,ilk gülümsemen,kafanı sanki bir adam edası ile öyle dimdik tutuşun,kışın en soğuk günlerinde seni üşütmeme telaşım ve sen olan hayatımızla ısınma turlarında geçti.



Anlayamağım bir şekilde benle konuşuyor gibiydin,çoktan tanıyordun beni annesinin ballı meleği...

Kısaca şaşkın,çok mutlu,anlamaya çalışarak,bitmek bilmeyecek yetiştirme okuluna başlayarak,gurur içinde ve hep gelecekte uyumak ve uyanıkken bakınmak dışında gün gün büyüyecen kimliğinle seni sevmekten deliriceğimiz günleri hayal ederek geçti.

En zor kısmıydı,ama sen her zamanki gibi zorlukların cengaver oğluydun...
Hayran bıraktın...
Seni çok seviyoruz Meleğim...



Annen...