Blog Listem

6 Ekim 2011 Perşembe

Minik eller iş başında _3 (Bİr çOcuKlA YaŞAmAK)





Resimler de güneş ışığı yok hiç, zaman hep akşam çünki...


İş mesaisinin bitipte ev mesaisinin tuhaf bir seyirde başladığı zamanlar.


Yemek yemenin, bir film izlemenin ertelendiği, gerçeklerin perdesinin kapanıpta güzel yüzlü bıkana dek oyunlar diyarında keyfe keder eğlenildiği vakitler bunlar...




Kağıttan hayatlar,boya kalemlerinden hayaller,kitaplarda başka alemler bambaşka düşler keşfedildiği,insanın minicik bir eşya ile nasıl deliler gibi sevinebileceğini şahit olduğumuz çocuksu bir kaç saat...





Bir çocukla yaşamak; inişli çıkışlı haller yüklü entarisini çıkarıp üstünden ,yeniden başlamaktır herşeye, başka bir boyute geçmek,evrene hükmetmektir.




Sabır göstermek bazen en istenmeyecek şeyi isterken o ve sabırsızlandığında tüm gün sabır ettiklerini getiriverince aklına onun bu çocuksu talebine gülüp geçmektir.










Bir çocukla yaşamak sarılıp tüm hayellerine uzun yolculuklara çıkmaktır.


Oturup hayatının başına tüm olabileceklerin olabilirliğini seyre dalmak, bir anlık değil uzun bir zamanlık mutluluğun çok basit eylemlerin ardında gizli olduğunu gözlerinle görmektir.




Tren vagonlarına sevdiklerini yüklemek, kral olup masallarda taçlanmak,bir tırtıl olup bir elmanın tadına bakmak,hem var olup bedenince alemde, ruhan tamamen yok olmaktır.





Bir çocukla yaşamak asla tam olmamaktır, hep bir arayışın peşinde ilerlemek,daha çok bilmeyi istemek,bildikçe ilerlemek,ilerledikçe daha çok eksik hissetmektir.




Yeni teknoliji ürünü bir zamanın dört haneli senesinin tüm aksilikleri peşine taktığı bir iş gününün akşamında bir çubuğa dizili boncuk,bir beyaz sayfada küçük bir çizik olmaktır bir çocukla yaşamak...









Ve bir çocukla yaşamak en çok yeni baştan yaşamaktır.İlk kez yürümek,ilk kez gerçekten gülmek,güzel şeylerin var olduğuna ve yaşadıkça var da olacağına inancını bilemektir.Yaşadığına sahip olduklarına ve bazen olmadıklarına ağlayarak şükretmektir.




Aksiliklerin, küçük bir bedende nasıl manasını yitirdiğini gördükçe,tüm küçük dertleri avuçlarında eritmektir.







Girip onun huzurlu kuytusundaki masalsı ormana,usul,sessiz,sakince ağaçların hışırtısını dinleyip göğsüne koyduğu sıcacık başı ile ısıttığı yüreğinin yalnızca bu an duyabileceğin sesini dinlemektir...









annen....