Blog Listem
25 Aralık 2009 Cuma
23.12.2009 Minik adamım Sünnet oldu...
18 Aralık 2009 Cuma
Göbeğimiz düştü...17.12.2009 Perşembe

17 Aralık 2009 Perşembe
Bir Meleğe isim vermek..16.12.2009 Çarşamba
15 Aralık 2009 Salı
Hoşgeldin Yaşamın muhteşemliği...Mehmet Rüzgar'ımız...12.12.2009

Seninle ilk gözgöze geldiğimiz o muhteşem an benim Güzel Oğlum...
Seninle kenetlenerek tamamladığımız 9 ayın ardından güzel yüzünle tam istediğimzi gibi bir kavuşma sahnesi içinde buluştuk...Hayatı doyasıya hissederek...
Seninle uzun bir yolculuktan gelerek...
11 Aralık 2009 Cuma
Hastalıkta Ve Sağlıkta
10 Aralık ...
Biz seninle tebessüm ettiren selamız..
Güneş gökyüzünde değilken yakamoza can veren ay
Tarlaları sapsarı bezeyen
Güne yüzünü dönen
Başakların hür avuçlarında bir tutam buğdayız...
Yüreğe ilk düşen ateş parçası
Ateşe ilk değen kor yakısı
Biz seninle en zamansız haberin
En insancıl satır arasıyız..
6 Aralık 2009 Pazar
9 Aylık Serüven...

Annenin seni dünyaya getireceği o muhteşem zamanı beklerken nasıl seni kucakladığını görmek istermisin?
Nasıl bazen aydan aya bazen günden güne birlikte büyüdüğümüzü ve birlikte 40 haftayı aşacak bir yolda yürüdüğümüzü...
Hadi Bi Bakalım 9 aylık bu güzel serüveni gitikçe içimde büyüyen ve güzelleşen varlığınla nasıl karşılamışız?
Nedende en son halimizden başlamak istedim.38.hafta yani tam tamına 9 ayın içerisinde ve işi bırakacağımız son gündeyiz...
Sen artık yaklaşık 3.5 kilo kocaman bir minik adamsın...
Hamile alışverişi için verimli bir sezonda geldin oğlum...
Giymeyi hiç sevmediğimiz pijamadan bozma hamile pantalonu dışında hiçbir hamile kıyafetini en kralı 82 model kıyafetler satmakta ısrarlı hamile mağazalarından almadık.
Bu jilemiz mesela tifanny den...Çokta şirin olduğumuz üzre tepkiler almıştık.
Bu resimle bizim için dolabımızda güzel bir hatıra olarak kalacak.
Karnımızın çıkmadığı hatta hamile olduğumun hiç anlaşılmadığı uzun bir zamanın ardından 7. ayda bu resimleri kimlerle paylaştı isem bu kadar hızlıca göbekleştiğimizi soran tepkiler aldık.
Evet artık biz 7.ayda dışarıdan rahatlıkla anlaşılabilen bir ana-oğul adayıydık.
Bloğumuzun babanla açılış resmini çektiğimiz Ortaköyde bir pazar gününden...
Gökçe ablan o zamanda pek anlaşılmayan karnımızdan bizi çok güldüren ve sevdiğimiz bu şirin pozu yakalamış.
Teşekkürler Göki Böki....
6.ayımız
Doktorumuz Süha Bey ki şu an da neyazıkki ona devam edemiyoruz,tatile çıkıp çıkmama hususunda Ağustos ayını geçirdiğimiz sıcak günlerde bizi tamamen özgür bırakınca sana resimlerini doğunca göstereceğim süper tatil fotoları ile dolu güzel bir Kuşadası tatili yapmış,suya balıklama dalma dışında aklına ne geliyorsa her türlübalıklığı denizde seninle yapmıştık.
Tatil sonrası 24.haftamızdayız bu resimde...Senin yüzüme yansıttığın güzellikle birlikte...
5.ayımız...
Aslında 5. ayın son günleri ve kuşadasında Efesteyiz...
Ne güzel bir gündü...
Her nekadar ben nerdeyim diyeceğini duysamda çoğalan hareketliliğinle tanıştığım ve hamileliğe iyiden iyiye alıştığım yaz günlerindeyiz.
Benim için biraz ansızın kapımı çalan varlığın birden dünyanın neresindeyim ve seninle birlikte dünyanın neresine gideceğim travması yarattı.Bu şimdileri kendime sitemle sana bir itiraf...Ama gerçek..
Ama sen işte tam bu aylarda dünyada bir yer bulma dedinde değilde bana bir dünya yaratma haline girince işte yüzüm aynen bu resimdeki tebessümde olduğu gibi gülücükler eksik olmadı.
İyiki ben geliyorum dedin...
İyiki geldin oğlum...
3.ayımız...
Bir çok yemek yeme şişkinliği vari aslında ben seni hissetmiyorum değil.
Bu resimde her nekadar gayet normal bir insan endamında görünsemde...
Bilmem anneni güzel bulacakmısın ama ben daha yukarılardaki o hamile resimlerde senin güzellliğini kendimde daha çok buluyorum.
Sebebi sen olan birşey daha
Seni çok seviyorum.
Bana göre 3.aydan öncesi pek te resmi koyulacak kadar mühim değil.Çünkü zaten senin varlığını nerede ise 2.ayına yaklaşırkan öğrenen babanla ben ayrıcalıklı sen henüz hafta üzerinden sayılıyor ve daha bir kalp atışı kadar görünüyorken ayrıcalıklı resimler çekmemiştik.
Bugün tam 40.haftada aeık kabuğuna sığmayan tavırlarınla benim güzel yürekli can oğlumsun...
Rabbimden dileğim üstüme düşen vazifelerimi bu resimlere sığdıramayacağım kadar içimden gelen bir şekilde senin için yerine getirmeme kadir olursun...
Aslında seninle birlikteliğime bayılıyor olsam şu anda,o gizemli,heyecanlı,hareketli ve meraklı saklanışın şimdilerde seni çok ama çok özlememe engel olamıyor oğlum...
Cansın...Canımsın..
ANNEN
5 Aralık 2009 Cumartesi
Sandıktan Çıkan Mektuplar 3 / 40+0.hafta
3 Aralık 2009 Perşembe
Sandıktan Çıkan Mektuplar 2

Anlayamadığım güzellikleri getireceğini söylemişti baban bana...
Akla ilk gelenlerden bahsetmişti senin dünyamıza gelişinin ilk haberini aldığımızda...
Gülecek demişti...Güldürecek...
Sevecek kayıtsızca... Sevdiricek....
Bize yıldızlar,güneşler gönderecek demişti dolaylıca...
Uzuun bir çalışma hayatının ardından bugün senin bana yarattığın tatille evdeyiz...
Seninle ve huzurla başbaşa...
Sabah gazete ile kahvaltı ediyor,bugün olduğu gibi yağmur altında yürüyüşlere çıkıyoruz.
Uyuyor sevdiğimiz şeyleri yiyor senin tekmelerine gülüyor yarını veya bir başka günü düşünmeden kendimizi zamanın kucağına bırakıyoruz.
Muazzam bir dinginlik var seni beklerken...
Sevdiklerimizle onların üzerimize titremeleri ile günler geçerken...
Ve babanın dediği gerçekleşmeye başlıyor işte...
Çoktan özelleştirmeye güzelleştirmeye başlamışsın bile hayatımı...
Alıp minicik acuçlarının içinde sevinçlere huzura masumane anlara bırakmışsın zamanımı....
Benim gül oğlum gökyüzüm burnumun dinmek bilmeyen kokusu...
Sen çoktan hiç tatmadığım mevsimlere taşımışsın hayatımın baharını....
Seni Çok Seviyorum...
Sana;
Güllerin içinden Gel Bana Gel diyorum...
Annen....
25 Kasım 2009 Çarşamba
Teşekkürlerim...Şükürlerim...

Umarım hayatın hep böyle güzel gönüllü insanların içinde yer alır...
.....
13 Kasım 2009 Cuma
Seni Sana Anlatsın...Neden Rüzgarsın....


Arzularım muayyen bir haddi aşınca
Ve sözler kulaklarıma sağırlaşınca
Bir ihtiras duyup vahşi maceralara
Çıkıyorum bulutları aşan dağlara.
Tanrıların başı gibi başları diktir,
Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,
Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,
Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.
Rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.
Burda insan duman gibi genişler, büyür,
Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.
Buralarda her düşünce sona yakındır,
Burda her şey bizden uzak, «o»na yakındır.
Burda yoktur insanların düşündükleri,
Rüzgâr siler kafalardan küçüklükleri.
Yanağıma çarpar kanatlarını,
Ve anlatır mâbutların hayatlarını.
Arasıra kulağını bana verdi mi,
Ben de ona anlatırım kendi derdimi.
Bakıyorum aşağlarda kalan hiçliğe.
«Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgâr!
Benim artık yalnız sana itimadım var.
Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine asla aklım ermedi,
Etrafımda bana asla kulak vermedi.
Senelerden beri hâlâ anlaşamadık,
Bende kestim anlaşmaktan ümidi artık.
Gözlerimde hakikati sezen bir nurla
Etrafımı süzüyorum biraz gururla.
Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asîl şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık bir gösteriştir.
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!
Kimi gider vatan için can verir, yalan!
Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.
Şairlerin büyük aşkı fânî bir kızdır,
Bu dünyada herkes sinsi herkes cılızdır.
Ne hakikî aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,
Her büyüklük bir cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.
Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlûp olsam bile etime,
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asîl şey seni buldum bu kâinatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne süse, gösterişe bir baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.
Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,Rüzgâr!
Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.
Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,
Senin gibi azamete âşıkım ben de.
İşte rüzgâr!
Senin gibi ben de deliyim.
Islıklarım senin gibi inlemelidir,
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgâr!
Sana, yalnız sana benzemeliyim.»
1931 (Atsız Mecmua, s. 2, 1931)
Dağlar ve Rüzgar kitabı (1934)
28 Ekim 2009 Çarşamba
Sandıktan Çıkan Mektuplar ... (1)

Yıldızlarım...Yarınlarım...
Sana olan kifayeti zor hisleri anlatmak pekte mümkün görünmese de
Şu yağmurlu İstanbul sabahında bir kaç kelam etmek istedim,durduramadım içimden beynime hücum eden cümleleri,senin sayfalarına bırakarak anlam kazanmak istedi her biri...
Nasıl birşeysin biliyormusun? Mucize gibi...
Mucize gibisin ben buradayım diyen başaklar misali hayata ellerini uzatışınla,
Olmadık bir andan vücudumun yarım metrekarelik alanında yüreğime dokunuşunla...
Masum bembeyaz bir tebessümsün...
Gülsün...
Seni bana getirecek olan zaman;bazen hızlı bazende bir kağnı kadar yavaş nüksetse de,sabırsızlığım ve sana olan özlemim artık damarlarımdan geçiyor.
Hissediyorsun sende biliyorum...
Çıkmak istercesine hareketlenişin,beni en olmadık anda gıdıklamalarınla tebessüm ettirişin,tek paylaşımımızın yenilen yemekler olmadığının kanıtı olurcasına;
Annem diyorsun sanki...Özledimmm seni...
Seni düşündükçe aslen ne kadar büyük bir görev sahibi olduğumu anımsayan yanım korkuyor bu büyüm sorumluluğun tam notunu alamamaktan,sonra hatrıma gelince o hiç görmediğim avuç için siliniveriyor herşey; En güçlü ben oluyorum...
Bir süper kahraman gibi sana güneşler,yıldızlar topluyorum...
İnsan anne olacaksa önce tam anlamı ile insan olmalı...İçeride boşluksuz,kuşatmamız,oturmuş sarsılmaz bir özgüvenle...
Bir çiçeği yetiştirmek için binbir emek gerekirken,bir yaşam çizmek için doğru resmi yapmayı öğrenmiş olmak gerekiyor benim anlayışıma göre...
Bu kadar yetiştirmişmiydim kendimi bilgeleşircesine sanmam; daha çok yol vardı...Ama varlığından sonra bir çoğu alındı...
Güzelleştirdin,özelleştirdin,bilgeleştirdin beniii....
Sanki anlatacaklarımın hiç biri anlatılmamış gibi...
Kıssası ise bu hissenin...
Özü özeti...
Can Oğlummm Çok seviyorum Seni....
ANNEN...
22 Ekim 2009 Perşembe
Çekirdek Ailemiz....

Güleç yüzlü babaanneni,
Bana seni beslemem için pazar,bakkal neyin iyisi varsa alıp taşıyan Mehmet Dedeni,
Anneni dünyaya getiren kişi...
Tıpkı benim gibi...
Şu anda sanırım beni en çok anlayanlardan biridir ananen...
Seni belki bizden sabırsızca ve bitmek bilmeyen bir telaşla bekliyor annanen...
Sana benin ağzımdan burnumdan tıkıştırdığı faydalı ne varsa göndermeye çalışıyor...
Bilmem sende yiyormusun...Yoksa anlıyorsunsa şimdiden kıs kıs bize gülüyormusun?
Ve işte tebessümü yüzünden eksik olmayan güleç yüzlü babaannen....
O da babanı dünyaya getiren kişidir.
Hayata hep güzel yanlarından bakmayı bilir,sıkıntıya mahal vermemeye çalışır,her derdimize deva gibidir.
Çatımız aksa,dolabımız koksa onu ararız.
Babana ve bana çocukluğumuzu unutturmayacak kadar üstümüze titreyen şirin bir tebessümdür babaannen....
Sonradan bizden daha da çok dinleyeceksin dedeni...
Çünkü anlatmaya baki okadar çok niteliği vardır ki...
Almak,alacak nedir bilmez,insanlar hep sevindirilmelidir ,kendi dışında insan herkesi mutlu etmelidir.
Ne varlık vardır deden için ne yokluk bu dünyada oğluşum...
Sadece insanlık vardır.
Çok şanslısın...
Mehmet deden senin isim babandır,adam gibi adamdır....
Yaşadın....
Sanırım parmağında oynatacağın bir lokum olacak deden senin için...
Park,dondurma,oyuncak çok ta ulaşılması zor istekler olmayacak dedenin yanında isen oğlum senin için...
Çünkü ona göre çocukların hak edemeyeceği şey yoktur.
Kuracağım otoritenin en büyük tehditkarıdır deden,sana olan bu zaafı ile...
Şimdiden işliyoruz yok diyebilmesi için ama biraz zor görünüyor ballımmm....
Boncuk gözlü halan çok istedi seni...
Her konuda tecrübesi ile bize ışık oldu...
İki güzel miniş annesi...
Aynen bu resimdeki gibi....
Heyecanlı,iştahlı,sabırsız bir hala timsali...
Öyle bir teyzedir ki senin kıkırdağın zamanlarda yanındaki çoğunlukla o olacak sanırım.
Şimdiden sana kıyamamasından ama sakınan göze çöp batar misali,habire karnıma çarpmasından biraz müzdaripim olsamda
Seni çok seven,en güzel oyuncakları,kozmetik depolarını,bebiş yeniliklerini senin için takip eden güzel teyzendir o senin.
Kalbi tertemizdir..
O benim canımdan bir izdir.
İşte benim bal oğlum,canoğlum kuzummm...
19 Ekim 2009 Pazartesi
Babba.....
Uzaklaştıkça suretinden aydınlığı her yerde...
Merhamet avuç içlerinin,
Umut kipriklerinin üzerinde ....
Ve şimdi ise nabzının bir eşi benim içimde...
Daha dün akşam anlatırken seni sana ,uykuya daldım,sen herşeyi fazlası ile biliyorsun...
Hayatın çok büyük bir kısmını öğrettin bana..
Baştan başa boyadın en güzel renkleri seçerek bu ömrü...
Söylenecek çok şey var ve kendimi durduramıyorum,
Ama dahasını oğluma sakladım,bu onun sayfaları ve ben bugün yine içimden taşan bir girişle başladığım şu kelamı ona seni anlatarak devam ettiriyorum.
♣
Sanırım sana yaşadığın müddetçe mantık aramaksızın dayatacağı tek şey seninde onunla bu konuda aynı tarafta olacağındır....☻



Ona göre hırs; hayat sahasında insanları üzerek maddiyat kazanmak değil, sporun güzelliği ile mücadele ederek,insan kazanmaktır.
♣

Play Station....
Sony nin evlerden ırak gözlerden uzak olması gereken tek teknoloji ürünü....
Hastasıyız 31 yaşımıza binayen....
Neyseki 4 yıldır evimize giriş izni zannımca verilmeyen ama rakip farketmeksizin minicik veletlerle bile oynanabilen bir tutku playstation yada baban için adı ile FIFA FA Cup....
♣

Bu resimde ne deme....
Yemek mevzumuz...Anlamı keyif mevzumuz...
Mekanlar keşfetmek,lezzetli sohbetler leziz yemeklerle donatmak anları...
İşte babanın gurme yanları....
İşimi ne kadar zorlaştırsa da evde bu bilmişliği, çok keyifli muhabbetler ve lezzetler yaşamışımdır.
Sırf bunun için katlanılır.
♣
Bizim için ailemizin üçüncü üyesiydi senden önce...Alınırdı yazmadan edemedim....
Bir araba ile de duygusal bağ kurulabilir mi? oluyormuş görüyorum.
Sanırım evlediğimiz günden buyana babanla onun gözleri önünde biriktirdiğimiz hatıralardan olsa gerek diyorum...
Babanın çok kıymetlisidir arabası,gözü gibi bakar.
Senin anahtarı alıp kaçacağın günleri gülerek hayal ediyorum.☻
♣
☻
Öyle çok resim varki aralarından bir seçim yapamadım.
Babanın gözlerinde yeğenlerini,bir tanecik kızlarına olan sevgisini en iyi bu resimde yakaladım.
Seni dört gözle bekleyen arada sana karnımdan öpücükler gönderen minik yürekler bunlar.
Dayılarının bir taneleri...
Çok fazla hayal birikti bu resimde seni de ekleyerek yapılacaklar için....
Baban için de yaşam pınarıdırlar senin bu şirine yeğenlerin....
♣
Ve romantiktir senin baban....
Bir sabah kapı zili ile balkon kapısına çıktığımda Yerlere Seni Çok Seviyorum yazacak,
7 aylık hamile eşine alelade bir Çarşamba akşamı mumlarla süslü güzel bir masa hazırlayıp o hali ile bile ona hayatında gördüğü en güzel şey olduğunu anlatacak kadar romantik....
♣
Ve dahası benim güzel oğlum....
Bunlar yalnızca gerçekten yazınca benim gözüme bile iyice mübalağa yapmışız gibi görünen ama aslen bu koca dağın görünen sadece küçük bir tarafıdır.
Olumsuz halleri yokmudur hiç, kızdıran huyları,keyifsiz yanları....
Elbette...
Ama baban öğretmiştir bize; hayat yalnızca yaşanan güzel anlardan ibarettir.
Bundan başkası hediye verilen ömre bir hakarettir.
Biz onunla kötülükten bile iyilik çıkarmayı,tatlı yapılan kavgayı,hak vermeyi,haksızda olmayı çözmüşüzdür.
O yüzden güzel bir insandır.
Yüreği büyükruhu adam gibi adamdır.
Dürüstü bilir,anlamlı olan herşey değer verir,sever,düşündürür,sevdirir.
Ondan bir ruh bir beden taşımak bana ONUR verir.

Sizi çok seviyorum....
ANNEN...